Güney Koreli Bong Joon-ho’nun yönettiği Parazit (Gisaengchung) filmi 2019 yılının birçok sinema ödülünü toplayarak yıla damgasını vurmuştu. Kore toplumundaki sınıfsal ilişkileri ustalıkla ekrana yansıtmasıyla övgüler alan satirik, kara mizah filmi, “sol” perspektiften ele alan değerlendirmeler içinde, yetersiz, hatta olumsuz bulanlar vardı. Kimileri, alt sınıfların parazit olarak resmedilmesinde kusur ararken, asıl olarak filmin sonunun bir çıkış işareti göstermemesinden yakınıyor, toplumsal düzeni yeniden üretmekten öte gidemediğini söylüyordu. Hatta bazıları, filmin, çok çalışılırsa herkesin zengin ve başarılı olabileceği şeklindeki kapitalizm anlayışını destekler nitelikte olduğunu iddia ediyordu.
50. Yılında 27 Mayıs Tartışmalarına Aykırı Bir Katkı
Yazan Garbis Altınoğlu“27 Mayıs hareketine önderlik eden ve sonunda iktidarı ele geçiren sınıf, CHP’ye hâkim komprador büyük burjuvazi ve toprak ağaları kliğidir. Orta burjuvazi onun peşinde yedek kuvvet olarak yer almıştır.” (Kaypakkaya, Seçme Yazılar, s. 75.)
Komplo teorilerinin geniş kitlelerce kabul görmesi, toplumsal mücadelenin zayıf olduğu tarihsel kesitlerin yarattığı umutsuzluk ortamının bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Bu tarihsel koşullar, ezilenler dünyasının mistik düşünme biçimlerini pekiştirecek korkularla doludur. Ancak ezilenler adına söyleyecek sözü olanların, Marksizm adına öne çıkanların, bu türden mistik-idealist düşünme biçimleriyle mücadele etmesi, gerçek duyusunun korunmasının ve felsefede materyalist olmanın zorunlu bir gereğidir.
Başından beri, viral bir pandemi ile karakterize edilen güncel durumun hiç de öyle özellikle olağanüstü olmadığını düşündüm. AIDS’in (viral) pandemisinden kuş gribine kadar; Ebola virüsü, SARS1 virüsü, birkaç başka gribi de unutmadan –antibiyotiğin iyileştirmediği verem çeşitlerine, kızamığın geri dönüşüne değinmiyorum bile– dünya pazarının, tıbben yetersiz bölgelerin varlığı ve gerekli aşılar konusundaki küresel disiplinin eksikliği ile birleşerek kaçınılmaz olarak ciddi ve yıkıcı salgınlar ürettiğini biliyoruz (AIDS özelinde, birkaç milyon ölüm).
...Lenin’in müdahalesiyle Bolşevikler arasındaki tartışma son buldu. Çarlık subayları Kızıl Ordu’ya alınacak, muharebe, ordu yönetimi ve savaş sanatında uzman olanlar Kızıl Ordu için çalışacak ama başlarında bulunacak birer ‘siyasi komiser’ onları politik bakımdan denetleyecekti.
Eğer siz Schmitt’in dost/düşman ontolojisini kabul ederseniz, evrenseli ve insanlığı ancak bir partikülerin hegemonyası şeklinde anlamak durumunda kalırsınız. Oysa, evrenseli partiküler için heba edemezsiniz, bir yana da itemezsiniz, yok sayamazsınız.
Türkiye devrimi sürecinin ölgünleştiği dönemleri yaşıyoruz. Bu “hikaye”ye okur kazanmak uğruna, heyecan katarak canlandırmanın yararı yok. Bu olsa olsa kötü bir yapıma yol açacaktır.
Fransa ile Türkiye gibi tarihsel evrim ve arkaplanları birbirininkinden çok farklı olan ülkeleri karşılaştırmak ve bundan yersiz ve hatalı bir burjuva demokrasisi övgüsü çıkarmak gibi, Türkiye işçi sınıfı ve halklarının devrimci potansiyelini küçümsemek ve görmezden gelmek de yanlış olacaktır.
ABD'nin ve Batı Avrupa'nın Ortadoğu politikasında belirleyici faktör İsrail'in “güvenliği”dir. Ve İsrail'in “güvenliği” zayıf ya da daha iyisi -Şah Pehlevi döneminde olduğu gibi- “İsrail-dostu” bir İran'ın varlığını gerektirir.
Ancak sokaklardaki siyaset netlikten yoksun ve sürekli olarak değişmekte. “Siyaset karşıtı” fikirlerin ayrımsız bir biçimde var olduğu, farklı sınıfların yan yana geldiği bir atmosferde sokak politikası hızlıca tersine dönebilir. Haziran 2013’te Brezilya’da bilet fiyatlarına gelen zamlara karşı işçi sınıfından sol politikayı destekleyen güvencesiz işçiler sokaklarda hakimiyet kurmuşken iki yıl sonra yolsuzluk karşıtı, güvenlikçi aşırı sağ küçük burjuva politikalar sokakların kontrolünü ele aldı ve Bolsonaro’nun parlamento dışındaki kitle tabanını oluşturdu.
Diğer...
Bourdieu Akademik Aklın Eleştirisi kitabında mutlak iktidarı, öngörülmez olma ve her türlü makul beklentiyi başkalarından esirgeme, başkalarının öngörme kapasitelerine hiçbir fırsat tanımayarak onları mutlak belirsizliğe mahkûm etme iktidarı olarak tanımlamaktadır.
Latin Amerika’da İsyan, Reformizm ve Reaksiyon - 1
Yazan Ashley SmithDünya yeni bir kitlesel ayaklanmalar dizisi tarafından sarsıldı. Birkaçını sıralamak gerekirse, Latin Amerika ve Karayipler’de Haiti, Ekvador, Peru, Arjantin ve Şili’de gösteriler patlak verdi. Bu başkaldırıların altında yatan ekonomik ve politik nedenler nelerdir?
Erdoğan kliğinin burada detaylarına girmeyeceğim bir dizi olumsuz eylem ve pratiği ve bu eylem ve pratiklerinin birer parçasını oluşturduğu stratejisi acaba kime, hangi sınıf ya da kliklere, hangi siyasal güçlere yarıyor?
Öcalan'ın Türk-Kürt sorununun, devletin daha makul ve serinkanlı davranmasıyla çözülebileceği masalını bir kez daha yinelediği görülüyor. Oysa tarihsel deneyim bu yaklaşımın doğru olmadığını yeniden ve yeniden göstermiş bulunuyor. 20 yıl öncesini anımsayalım.