Mehmet Akkaya’nın “Metin Kayaoğlu Öküz Altında Buzağı Aramaya Devam Ediyor” yazısını Demokritosvari, gülerek okudum ve aptallığın sınırlarının nereye uzanabileceği konusunda filozofça düşündüm.
İdeolojik yerelleşme; hangi Marksizmin hangi düzeyde edinimi?
Yazan Doğan Kaya / Özge ŞahanMarksizmin en başarılı olduğu dönemleri aydınlanmacılığın ve onun ürettiği uygarlık kavramından uzaklaşarak en başarısız olduğu dönemleri de aydınlanma değerlerine ve “uygarlık” denen söylenceye yaklaşarak yaşamıştır.
“İşçi” Partisi’nin 14 Mart 2006 tarihli ve “Talât Paşa’yı Mezarı Başında Anıyoruz” başlıklı bildirisinde adıgeçen kişi için şöyle deniyordu:
Ayaklananlar örgütsüzdür ve bir örgüt ısrarıyla “birey”i öne çıkarmaktadır. Bu fikriyatın ideolojik hegemonyasını kurma görevini de büyük ölçüde ekoloji, kadın ve LGBTİ mücadelesi üstleniyor.
“Paris Ayaklanması” ve Ülkemiz Solundaki Yankıları
Yazan Garbis AltınoğluGerek dünyanın başka yerlerindeki ve gerekse Türkiye’deki devrimci grup ve kişilerin ezici çoğunluğu, 27 Ekim’de, yani bundan bir ay önce, polisten kaçan iki Kuzey Afrikalı gencin elektriğe kapılarak ölmelerinin ardından Paris’in banliyölerinde patlak veren ve daha sonra Fransa’nın başka kentlerine de yayılan ve daha çok araba yakma biçimini alan olayları, genel olarak oldukça subjektif bir tarzda değerlendirdiler.
Gün Zileli’nin Görüş sitesinde yayınlanan “TİKB Hatıratları” yazısını dostlarım haber vermeselerdi hiç fark etmeyecektim. On yıl önce yazılmış bir kitabın eleştirisinin bugün yapılması biraz garip kaçsa da cevap vermekle yükümlüyüm.
Asıl meselemize girmeden önce bilmeyenler için Lazların bir halk olarak “gerçekte” kimler oldukları mevzuunu kısaca toparlayalım.
Lenin’in kariyeri ve siyasal düşüncesi ile Bolşevizm üzerine yapılan büyük araştırmalarda, Machiavelli’nin etkisi sorusuna çok az ilgi gösterildi. Walicki gibi, Lenin’in mükemmel bir devrimci Makyavelist politikacı olarak ikna edici bir resmini sunanlar bile, bu terimi kullanmaktan ya da Lenin ile Machiavelli arasındaki ilişkiyi daha yakından keşfetmekten kaçınıyorlar.
Kısaca ifade etmek gerekirse sosyalist demokrasinin işlemesi için bir Komünist Parti iktidarda olmalıdır. Bu başlangıçta bir paradoks gibi görünebilir, ancak değildir.
Mevlana Celaleddin-i Rumi: Dünya ve Türkiye Burjuvazisinin Sevgilisi
Yazan Garbis AltınoğluDiğer...
Kültür Piyasası ve Örgütlenme Üzerine: Yeni bir Avangard
Yazan Yiğit ÖzdemirSermayenin bugün yenilik yaratma tarzı ise birleşmiş bir dünyanın geleceğe yansıtılmış görüntüsünü her fırsatta parçalayarak ortaya attığı imajlar katalogudur. Sermaye dünyayı Gerçek'te değil ancak İmgesel'de bütünleştirmeye çalışı
Dünyanın bugünkü hâlinin, insana ister istemez Nâzım Hikmet’in yukardaki şiirindeki sitemi/ eleştiriyi anımsattığını kim yadsıyabilir? Herhâlde insanlığın yakın tarihinde, koyu siyasal gericiliğin bu denli baskın olduğu, bütün alanlarda genel bir alçalma ve dejenerasyonun böylesine yaygın olduğu bir dönem yaşanmamıştır.
Bütün bu sözümona eleştiriler sadece dizinin piyasa değerini artırmaya yarar. Bir de, solun ilgisinin devrimci politikadan ılımlı politik kültüre ne kadar kaydığını göstermeye…
1660-1731 yılları arasında yaşayan Romanya kökenli İngiliz yazar Daniel Defoe (daha çok Robinson Crusoe ile tanınır) 1722 yılında yayınladığı bu eserinde 1665 yılında yaşanan ve yaklaşık olarak yüz bin kişinin öldüğü Londra Vebasını anlatır.