Ana SayfaArşivSayı 26Barış ve Ulusal Egemenlik İçin 36 Yıl

Barış ve Ulusal Egemenlik İçin 36 Yıl

Barış ve Ulusal Egemenlik

İçin 36 Yıl*

 

FARC-EP

Çeviri: Ali Pınarbaşı

27 Mayıs 1964’de Kolombiya Silahlı Kuvvetleri, Amerika tarafından ve yönlendirilerek, o zamana kadar bilinen en büyük kuşatma ve yok etme operasyonunu başlattı. Amaç; “ulusal güvenlikleri”ni ve “batı demokrasisi”ni tehlikeye sokan yıkıcı odağı yok etmekti.

Bu “yıkıcı odak”, geleneksel politik partiler arasındaki savaşın felaketinden kurtulmuş olan Marquetalia’nın Tolima bölgesindeki köylülerden oluşuyordu. İktidar mücadelesindeki parti liderlerinin etkisiyle zavallı özgürlükçüler zavallı tutuculara karşı savaşmıştı. Marquetalialı bu köylüler kendilerini, kendileri ve oluşturdukları toplum için tarımla uğraşmaya adamışlardı. Devlete göre onlar, sadece ürünlerini taşıyabilecekleri yollar, çoçukları için eğitim ve “pajaro”ların (o zamanki eşkiyalar çeteler) eylemlerine karşı güvence istemişlerdi.

Bunlar Guillermo Leon Valencia’nın başkanlığı zamanında oldu. Devlet kurumları, hükümetten başlayarak, liberal-muhafazakar elit kesimin elinde, “Ulusal Cephe”nin oluşturucaları arasında eşit bir şekilde paylaşılmıştı. Parlamento, yabancı güçlerce dayatılan bu zulmü haklı göstermek için ulusal ve uluslararası koşulları yaratmakla görevli Alvaro Gomez Hurtado’nun sopası altında, liberal ve muhafazakarlardan oluşmuştu. Alvaro Gomez Hurtado, Marquetalia’nın “ayrı bir cumhuriyet” olduğunu ve sakinlerinin de McCarthy tarzı, haydut, hırsız ve uluslararası komünizmin ajanları vb. olduğunu iddia etti.

Yaklaşan çatışmanın belirtileriyle yüzleşen ve bir çıkış yolu bulmaya çalışan halk, harekete geçmekten aciz bütün kurumlara (parlamento da dahil olmak üzere, kilise ve uluslararası topluma), bölgeye gelip durumu ilk elden görmeleri için çağrı yaptı. Gelen tek tepki, Fransız entellektüellerinin dayanışma deklarasyonu ve Rahip Camilo Torres’in ordu tarafından engellenen bölgeye gelme girişimiydi.

Yankilerin rehberliğindeki liberal ve muhafazakarları temsil eden başkan, orduya inisiyatif verdi. Marquetalia operasyonu başladı: Bu Kolombiyalı grubu üç haftada ortadan kaldırmak için, en modern tekniklerle donatılmış, Pentagon yetkililerince öğütlenmiş ve yazılı basın tarafından desteklenen 16 bin kişi. Ellerindeki her şeyi kullandılar: hava bombardımanı, paraşüt indirmeleri, yok etme amaçlı kuşatmalar, bakteriyolojik savaş, işkence, toplu idamlar, rüşvet, iradeyi satın alma ve “Marquetalia Direnişi”yle dayanışma içinde olanları karalama ve hapse atma.

Yoldaş Manuel Marulanda Velez’in komuta ettiği yetersiz kaynaklara ve az sayıda silaha sahip 48 kişi, halkımızın mücadele geleneğiyle, yerliler ve siyahların, İspanyolların bu topraklara gelmesiyle başlayan şiddet ve kanlı yöntemlere karşı direnişiyle, 1780’de Jose Antonio Galan’ın yönettiği halk isyanıyla, 1810 ve 1819 arasında İspanyol kolonyalizmine karşı bağımsızlığını ilan eden, anti-emperyalizm, sosyal adalet ve Latin Amerika birliğini sağlamak adına bayrak açan ama daha sonra Avro-Amerikan (creole) politik sınıfınca yenilen ve karalanan Simon Bolivar’ın açtığı yolda gidenlerin kahramanlık, cesaret ve ciddiyetiyle aşılanmıştı. Bu çekirdek, 6 Aralık 1928’de “banana bölgesi”nde katledilenlerin acısını ve öfkesini, emekçi sınıfının ve halkının tutkularını yaşatıyordu.

Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri – Halkın Ordusu (FARC-EP), fırsat eşitliğinin, zenginliğin eşit dağılımının ve sosyal adaletin, egemenlik ve barışın yaşandığı, Kolombiyalılar için bir Kolombiya’yı düşleyen bütün yurttaşlara seslenen devrimci bir programla, mücadele içinde doğdu.

36 yıl boyunca resmi ordunun tumturaklı isimlere sahip birçok operasyonuyla (Kolombiya Operasyonu, Yok Etme Operasyonu, Kerpeten, Yokedici vb.) karşı karşıya geldik.

Savaşın sıcağında, FARC-EP kurucularının fedai ruhu ve mirasından aldıkları güçle, mücadelemize esin veren eşitlik ve adaleti gerçekleştirmek için yaşamları dahil her şeylerini vermeye hazır binlerce gerilla yetişti.

Bu, Amerika Birleşik Devletleri’nce yönlendirilen yönetici sınıf tarafından Kolombiya halkına dayatılan bir yoldu. Kendi hatırımız için savaşmıyoruz. Marquetalian ideallere sadakatle, çatışma harici olasılıkların her ortaya çıkışında, uzlaşma ve Yeni Kolombiya için yeniden yapılanmanın temellerini kurma yolunu açan bir politik çözüm yolunda her şeyi ortaya koyduk. Ama sürekli olarak, bunları bizi ele geçirmek için fırsat sayan yönetici sınıfın inatçılığı ve sabit fikriyle karşılaştık.

1984’te, Belisario Betancurt yönetimi zamanında, militaristlerin engellemeleri ve hilelerinden sakınarak “La Uribe Anlaşmaları”nı imzaladık. Bu anlaşmalar Cumhuriyet Kongresi’nin liberal ve muhafazakar çoğunluğunca geliştirilecek ve uygulanacaktı. Ama Kongre üyeleri, üzerinde anlaşma sağlanan hususları gerçekleştirmek için hiçbir sorumluluk almadı ve patronlar, ekonomik güç sahipleri ve savaş makinesi için yasalar çıkarmaya devam etmeyi tercih etti.

Bu çerçevede, geleneksel partilerden ayrı bir alternatif ve savaş harici yollar için yeni bir politik hareket oluşturduk ve Yurtsever Birlik (UP) olarak kendimizi yapılandırdık. Devlet, kendi çıkarlarına karşı olanları yok etmek ve buna bağlı olarak UP’yi sahneden silmek için bir kez daha katliama başvurdu. Kolombiyalıları tekrar bir araya getirmek ve yiyecek, ev, sağlık ve eğitimle refah içinde, egemen bir Kolombiya’da yaşamalarını sağlayacak koşulları yaratmak için ayrı bir yola başvurmaya cesaret eden binlerce yurtsever bunu yaşamlarıyla ödedi.

Bugün histerik ve tiyatral sahneler içinde giysilerini yırtarak bizi kınayan ve karalayanlar, o zaman neredeydi? O günlerin Sabas Pretels’i, Fransisco Santos’u ve Pinedo Vidals’ı neredeydi? Emin olun, bir kokteyl partisinde, Yurtsever Birlik’ten gelen her ölüm haberiyle rejimin istikrarı adına kadehlerini kaldırıyorlardı.

Bu acı verici tecrübeyle, Kolombiya halkına, Yeni Kolombiya İçin Bolivar Hareketi’nin kurulmasını, “FARC-EP liderliğinde, paramiliter barbarlıktan korunmak için siperlerde durma ve politik eylem yoluyla, devlet terörünün, adaletsizliğin, eşitsizliğin, işsizliğin ve Amerikan emperyalizminin önünde küçük düşmenin sonunu gözleyenler için bir organizasyon olarak” yeniden önerdik.

Kuruluşumuzun 36’ncı yılında kendimizi hükümetle diyalog sürecinde bulduk. Bu müzakerelerin amacı, silahlı çatışmanın, şiddete dayanan mülk edinmeyle toprak sahibi olanlar ve işçileri aman vermeden çalıştırarak ekonomik egemenliği ellerinde tutanlar için liberal ve muhafazakarların iktidarda olduğu 150 yılın ürünü büyük ekonomik, sosyal, kültürel, etnik ve politik eşitsizliklerin üstesinden gelmenin tek yolu olmadığını göstermektir. Bu sürece girmemizin nedeni yönetici sınıfın hayırsever ya da makul oluşu değildir. Bu süreç, daha çok, savaşın sıcağında olgunlaşan, şehitlerinin kanlarıyla büyüyen ve halkımızın günlük mücadelesiyle daha çok bütünleşen gerçek Bolivar Ordusu’nun, halkın ve devletin karşı karşıya geldiği 36 yılın meyvesidir.

Ama, Casa Verde, Caracas ve Tlaxcala’da olduğu gibi, politik ve ekonomik iktidarı gasp eden elit azınlık, sahtekarlık, yalan ve riyakarlıkla, sanki barışın düşmanı bizmişiz gibi göstermek istiyor ve bizi ulusal ve uluslararası kamuoyu önünde küçük düşürmeye çalışıyor. Çatışma olunca, bu, “barış için istek yokluğunun kanıtı” oluyor; görüşme olmayınca da bu, “zayıflığın kanıtı” oluyor. Kaynakların kullanımı konusunu görüştüğümüzde çığlıklar atıyorlar, ama Cesar Gaviria’nın feci geçen dört yıllık iktidarında konulan ve ardılları tarafından geliştirilen savaş vergisini alkışladıklarını unutuyorlar.

Kısa süre önce, yabancı fikirlerin ajanı olduğumuz ve Moskova tarafından finanse edildiğimiz hikayesiyle bizi dışladılar. Sosyalist kampın çökmesiyle bu yalanı sürdürecek bahaneleri kalmayınca, arsızca ve kinizmle gerilla hareketinin gelişmesi ve güçlenmesini narkotik trafiğine bağladılar. Emirlerindeki medyayı kullanarak, bir yalanın binlerce kez söylendiğinde doğru olacağı şeklindeki faşist ilkeyi uyguladılar: “Narkotik trafiği olmasaydı, gerilla hareketi de olmazdı.”

“Narkotik trafiği küreselleşmiş kapitalizmin ve hepsinden öte yankilerin bir olgusudur. Bu FARC’nin problemi değildir. Bunu reddediyoruz. Öte yandan, Amerikan hükümetinin narkotik trafiğini Kolombiya halkına karşı yürüttüğü haksız faaliyetler için bir bahane olarak kullanması nedeniyle, narkotik tüketiminin yasallaşmasını istiyoruz. Böylece bu illegal ticaretle elde edilen yüksek karlar kökünden yok olacak, tüketim kontrol edilecek, narkotik bağımlıları tedavi edilecek ve bu kanser kesin olarak yok edilecektir. Büyük hastalıklar için büyük devalar.”

28 Mayıs 1984’de, Kolombiya yakın tarihinde ilk defa, hükümet ve FARC-EP arasında yapılan La Uribe Anlaşması sonucunda iki taraflı ateşkes girişimi oldu ve ateşkes anlaşması yapıldı. Ancak bunun üzerin, silahlı kuvvetlerin militaristler tarafından kışkırtılan üst düzey komutanları, derhal bütün birimlerine, “vatandaşların mülk ve onurlarını savunma görevlerini” sürdürmelerine mani olacak hiçbir neden bulunmadığına dair genelgeler yollamaya başladılar. 22 FARC-EP gerillasının Uraba bölgesinde öldürülmesi, ünlü Condor Planı ve yüzden fazla politik hareket mensubunun yakalanması ve kaybedilmesi dahil, güvenlik güçlerinin sistemli şiddet eylemlerine dönük çok sayıda kınamamızın belgeleri, yapılan anlaşmanın uygulanmasını izlemekle görevli komisyonun arşivlerinde mevcuttur.

Halihazırda, ateşkesin tartışıldığı diyalog sürecinde, bu tecrübeyi hatırlamak oldukça önemlidir. Aynı şekilde ateşkes ve barış arasındaki ayrımı tanımlamak gerekir. Eğer bu yapılmazsa, şu anki sürecin olumsuz son bulacağı ve bizi düş kırıklığına uğratacağı kesindir.

Barış, silahların susmasıyla birlikte işçilerin sömürülmesi ve işsizliğin artmasının, ücretlerin alım gücü düşerken yaşam maliyetinin artmasının, kırsaldan göç ettirilmiş ve hala bir ev hayali kuran insanların sayısı yüzbinlere ulaşırken toprak sahipliğinin tek elde yoğunlaşmasının garantisi olarak anlaşılamaz. Halk hastanelerini kapattılar ve sağlığı fakir birinin tedavi için gidebileceği hiçbir yerin olmadığı karlı bir iş haline getirdiler. Eğitim her zamankinden daha çok seçkinlere ait ve ekonominin stratejik kurumları özelleştiriliyor. Ulusal egemenliğe karşılık, yasama, yürütme ve yargı eliyle baskı aygıtlarını (‘Plan Kolombiya’ okuyun) geliştirenlerin, kaynak isteyenlerin banka hesapları şişiyor.

Kolombiya’yı 21. yüzyıla taşımamızı sağlayacak olan diyalog sürecini hareket ve mücadele ile sağlamlaştırmak için, bütün Kolombiyalıları çabalarını ikiye katlamaya davet ediyoruz.

Kendi adımıza, Marquetalian ideallere bağlıyız, Komutan Jacobo Arenas’ın ve yaşamlarını “Yeni Kolombiya’ya uzanan yollar inşa etmeye” veren yoldaşlarımızın anısını yaşatıyoruz.

Merkezi Genel Kurmay Sekreterliği

FARC–Halkın Ordusu

Kolombiya Dağları, Mayıs 2000

 

 
Yazarın Diğer Yazıları

Aynı kategoriden yazılar