Sovyetler Birliği’nde ne zaman Marksizm-Leninizm’e bağlı kalınmışsa, devrim sırasında, iç savaşta, sosyalist inşada, faşist işgal karşısında zorluklar aşılmış, devrimin sürekliliği güvence altına alınmıştır.
GARBİS ALTINOĞLU TÜRKİYE DEVRİMCİ HAREKETİNİN DEĞERİDİR
Yazan Hasan OzanGarbis, 12 Mart'tan 12 Eylül'e uzayan tarihsel kesitte işkencede baş eğmez devrimci ve komünist direnişçiliğin de abidesi oldu. İstikrarlı devrimciliğin temsilcisi oldu. Kişisel olarak da tanıdığı İbrahim Kaypakkaya'nın işkencedeki duruşunu içselleştirmiş bir savaşçıydı. Ermeni ulusundan bir komünist olduğu için faşist işkenceciler ona karşı daha azgınca davrandılar. Ama o, buna aldırış etmedi, devrim ve komünizm inancının tutkulu bir savaşçısı olarak güçlü ve örnek baş eğmezliğiyle inandığı yolda alnı açık yürümeye devam etti. Ermeni ulusundan bir komünist olması gerek faşist diktatörlüğün, gerekse de Perinçekler gibi azgın şovenistlerin sistematik iftiralarına ve saldırısına maruz kalmasına yol açtı. Onun şahsında tüm devrimci ve komünist değerler gözden düşürülmeye çalışıldı. O, bu saldırılara da metelik vermedi, büyük bir tutkuyla bağlı olduğu devrim ve komünizm yolunda militanca yürüdü.
Tartışmamızın temel argümanını bilim insanı, danışman ya da bilim kurulu üyesi olarak adlandırılan kişilerin genellikle görsel medya aracılığıyla halka seslenirken dile getirdikleri görüşlerin, önerilerin ve çoğu zaman dayatmaların ve bu eylemleri sırasındaki hal ve tavırlarının kapitalist ahlak anlayışının doğrudan ya da dolaylı restorasyonu olduğu vurgusu oluşturmaktadır
Dünya solunun durumu bir noktaya kadar anlaşılabilir, ama Türkiye devrimcileri için dünya emperyalistleriyle aynı önerileri tekrarlamaları bir yana, [...] kendilerini politik gündemin dışına atıyorlar, bu en hafif deyimiyle gaflettir.
28 Eylül’de Basnews’ta yer alan habere göre İsmail Beşikçi, Güney Kürdistan’ın
Rewandûz kentinde düzenlenen bir konferansta yaptığı konuşmada Kürdistan’ın 4
parça değil 5 parçadan oluştuğunu belirtmişti.
Kapitalizmle yarışarak sosyalist olunmaz, kapitalizmle yarışan sosyalist değildir. Burada söz konusu olan bu bağlamda ütopya zafiyetidir.
Maoizm, 1960 başlarında dünya kamuoyunda açıkça ortaya çıkan ÇKP ile SBKP arasındaki ayrılıkta, Mao’nun tuttuğu anti-revizyonist çizgidir. Bu anlamda Stalinizme geri dönüştür, ya da “%70 Stalinciliği”dir.
Teorik sefaletin ilk semptomu RAF’ın “sol tandanslı” tanımlanmasından doğar. Alaycı kuşumuzun bununla ne anlatmak istediği belli değildir. RAF’ın sol bir örgüt olmadığı mıdır?
15 Temmuz vesilesiyle Türkiye’de kitleler ve politik mücadele
Yazan Ali TekinHem komünist kalmayı hem de apolitik sayılabilecek sloganlar düzleminin dışına çıkmayı başarabilen olmuş muydu? Politik konjonktüre de devrimci tarih yazımına da hiçbir pozitif etki bırakmayan “egemenler arasında taraf tutmamak” ilkesi ile yetinmeyi aşabilen görüşler var mıydı?
12 Eylül 1980 ile 15 Temmuz 2016’yı karşılaştırmak
Yazan Garbis AltınoğluSon çözümlemede ya da orta ve uzun erimde, sadece devrimci ve ilerici güçleri ezmekle yetinmeyen bugünkü iktidar, 12 Eylül darbesinden ve darbecilerinden -ve Fethullahçılardan- daha tehlikeli olma potansiyelini taşımaktadır.
Diğer...
Komünist bakış açısı, herkesin, ama herkesin âdil ve açık yargılanmasından, her suçlanan kişinin savunma hakkını sonuna kadar kullanabilmesinden vb. yana olmayı gerektirir.
Kıdem tazminatı konusunun devletin istediği şekilde sonuçlanması durumunda işçilerin ve işçi kuşaklarının gelir kaybına uğrayacakları doğrudur. Ama tek başına bunun ne gibi bir önemi vardır? İşçinin karnının tok, sırtının pek olması onu devrimci mi yapacaktır? Tersi de geçerlidir sorunun; açlık da işçiyi otomatik olarak devrimci yapmaz.
Marx’ın dediği gibi, işçiler için örgütlü mücadele parasal kazanımdan daha önemli hale geldiğinde, ancak o zaman politik sınıf mücadelesinden söz edebiliriz.
... Takipçiler ‘71 niçin ve nasıl kısa zamanda ezildi diye hiç düşünmemiş ve ders çıkarmamıştır. Ders çıkarmaya çalışan ve bu soruları soranlar ise sağa savrularak inkarcılığa düşmüşlerdir.