Ana SayfaArşivSayı 70Rakka Önlerinde Savaş

Rakka Önlerinde Savaş

H    A    B    E    R
Rakka Önlerinde Savaş
Suriye Demokratik Güçleri Giderek Çok Etnili Bir Güç Oluyor
Halkların kardeşliğine çağıran eski Marksist sloganlara sadakatinden ötürü aynı anda hem “Gereğinden fazla Kürt olmak” hem “Yeterince Kürt olmamak” ile suçlanan PYD güç ve güven kazanmaya devam ediyor
Wladimir Van Wilgenburg
(AYN İSA, Suriye) Kürt savaşçılar İslam Devleti’nin fiilî başkenti Rakka’dan sadece 45 kilometre ötedeki bu eski hayalet kasabanın çevresine barikatlar kurup binalardan mayın temizliyor. Bazı binalardan hâlâ cihatçı grubun kara bayrakları sarkarken, cepheye yakınlığından ötürü kentin çoğunluğu Araplardan oluşan sivil sakinlerinin dönüşüne izin verilmiyor. İslam Devletinin elinden 2015 Temmuz ayında alınmış olan kasaba Rakka kentine gelecekte düzenlenecek saldırılar için atlama tahtası hizmeti görecek.
Ayn İsa’da enkaz temizliği yapan adamlar arasında bir Arap savaşçıya rastlamak zor. Ama Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kahtaniye kentinden bir Arap olan Heval Amed lakaplı savaşçı bunlardan biri ve konuşmaya istekli. “Suriye Demokratik Güçlerine (SDG) inandığım için katıldım” diyor, “O sadece bir Kürt gücü değil, bir Süryani, Arap, Kürt gücü. SDG içinde bütün dinsel ve etnik gruplar varız.”
Kürtlerin önderliğindeki SDG 24 Mayıs’ta Rakka ilinin kuzey bölgelerini İslam Devleti’nin elinden geri almaya yönelik bir harekât başlattığını ilân etmişti. Bu, Arap kenti Rakka’nın bir Kürt gücünün eline geçmemesi gerektiğini savunan bazı Arap muhaliflerin eleştirilerine yol açmıştı.
Ne var ki, tahlilciler ve eleştirenler SDG’yi Halk Savunma Birimleri’nin hâkimiyetindeki sıkı sıkıya milliyetçi bir Kürt gücü olarak görseler de, işin gerçeği bu kuvvetin saflarında pek çok Arap savaşçıya yer veren çok etnili bir güç hâlini almakta olduğudur.
Suriye Kürtlerinin başat partisi ve YPG’nin siyasal kanadı olan Demokratik Birlik Partisi (PYD) halkların kardeşliğine çağrı yapan eski Marksist sloganlara sadık kalan solcu bir ideoloji izliyor. PYD 16 Mart’ta kuzey Suriye ve Suriye Kürdistan’ı için kullanılan Kürtçe terimle “Rojava” için Tel Abyad’dan bir Arap ile bir Kürt’ün eşbaşkanlığında çok etnili bir federal sistem kuracağını ilân etmişti.
Araplara yeterince yer vermediği gerekçesiyle Suriye muhalefetinden bazı grupların saldırısına uğrayan PYD aynı zamanda bir yandan da bazı Kürt grupları tarafından tam tersine Araplara fazla hak tanıdığı gerekçesiyle eleştiriliyor. PYD’nin –Irak Kürt Bölgesi Başkanı Mesud Barzani tarafından desteklenen Suriye muhalefetinin bir parçası olan– baş rakibi Kürt Ulusal Meclisi (KUM), bu partiyi Kürdî olmayan bir proje yürütmekle suçlamıştı. KUM, kendisinin ise Arapların çoğunlukta olduğu bölgeleri dışarıda bırakan sadece Suriye Kürtlerine ait bir “Kürdistan bölgesi” istediğini söylüyor.
Kamışlı’da konuştuğum Barzani taraftarı bir Suriye Kürdü, PYD’nin Araplarla birlikte çalışmasını istemediğini söyleyerek aynı duyguyu tekrar etti:
“Kürtlerin yönettiği güçlü bir Kürt ordusu istiyorum” dedi bana, “Araplara güvenemeyiz.”
PYD yetkilileri ise izledikleri politikayı öbür etnik ya da dinsel grupları kendi yeni vatanlarında bütünleştirmeye çalışmak şeklinde açıklıyor. Kendi yaklaşımlarını, Araplarla Kürtleri ortak bir devlette birleştirmek yerine ayrı derebeylikler şeklinde bölmeye kalkışan Irak’taki etnik federalizmin karşısına yerleştiriyorlar.
PYD’nin kuzey Suriye’de kurtarılan bölgeleri yönetmek üzere kurduğu altı partili bir koalisyon olan Tev-Dem’in önde gelen Kürt yetkililerinden Aldar Xelil, “KUM, Sünniler, Şiiler ve Kürtler için ayrı bölgelerle Irak tipi bir model istediğini söylüyor” diyor: “Biz öyle düşünmüyoruz; biz bütün ulusların bir arada yaşayabildiği bir demokratik toplum sistemi istiyoruz.”
Kuzey Suriye’deki Kobani kentinde YPG’yi destekleyen birçok sivil de YPG’nin Rakka’ya girmemesini tercih ediyor ve Rakka’nın kuzey Suriye’de oluşturulacak bir federe bölgeye dâhil edilmemesini istiyor. Böyle düşünenler bunun gelecekte Araplar ile gerginliklere yol açmasından korkuyor ve Rakka’nın Liva Suvar el Rakka gibi Özgür Suriye Ordusu ile bağlantılı gruplar tarafından alınmasını diliyor.
“Rakka ve kuzey Rakka Arap bölgeleri, bizi kabul etmezler” diyor Kobani’den 33 yaşında bir sivil olan Ahmed Altaş: “Sorunlarıyla, intihar saldırılarıyla, bomba yüklü araçlarıyla Irak gibi olacağız.”
Pek çok Kürt, Arap çoğunluklu bölgeleri kurtarmanın potansiyel olarak maliyetli ve tehlikeli yan etkileri olacağına dair Altaş’ın kanaatini paylaşıyor. Bunlar asıl önceliğin, Kürtlerin Suriye’nin batısında denetim kurdukları ve Efrin kantonu dedikleri topraklarıyla doğuda hâkim oldukları alanları birbirine bağlamaya verilmesi gerektiğini savunuyorlar. Kürtlerin elindeki topraklar şu ânda İslam Devleti’nin işgali altındaki bir şerit ve Türkiye’nin desteklediği Suriyeli asilerin elindeki başka küçük bir arazi ile birbirinden ayrılmış durumda. Kürtler gelecekte bu toprakları tek bir federal bölge içinde birleştirmeyi ummakta.
Kürt yetkililer de Kürt topraklarını birleştirmeye odaklanmış olduklarını kabul ediyorlar. Şimdiden Menbic kenti için birçok Kürt ve bazı Araplardan oluşan bir askerî ve sivil meclis kurmuş bulunuyorlar. Geçen hafta, SDG Menbic çevresinde büyük bir saldırıya geçerek en az 20 köyü İslam Devleti’nin elinden aldı. Bunda [ABD öncülüğündeki] koalisyonun hava desteği önemli rol oynadı. Centcom basın açıklamalarına göre 31 Mayıs ile 2 Haziran arasında İslam Devleti hedeflerine karşı 40 hava saldırısı yapılmış.
Xelil, İslam Devleti için alteratif kısaltmasını kullanarak “ Kobani ile Efrin’in arasında hâlâ IŞİD’in denetimi altında bulunan topraklardan bir yol açmak daha önemli” diyor.
Kimileri de Rakka’yı kurtarmanın SDG ile birlikte hareket eden Arap güçlerince üstlenilmesi gerektiğini düşünüyor.
Kobani’de kafe işleten 31 yaşındaki Delil Reber böyle düşünenlerden. SDG ile birlikte hareket eden bazı Arap gruplarını anarak “En iyisi, Liva Suvar el Rakka, Şems el-Şimal ya da Sanadid Rakka’ya gitsin, biz de Efrin’e gidelim” diyor.
Ne var ki, bu Arap grupların Rakka’yı kendi başlarına İslam Devleti’inden çekip almayı umabilmek için daha güçlü olmaları gerekiyor. ABD öncülüğündeki koalisyonun bu grupları güçlendirmeye hatırı sayılır katkısı var. İslam Devleti’ne yönelik seferberliğin sözcüsü Albay Steve Warren, Mayıs ayında, Rakka’da planlanan operasyonlarda görev alacak 200 Arap savaşçısının eğitimlerini tamamladıklarını duyurmuştu. Warren, Arap gücünün “güçlenmeye ve büyümeye devam ettiğini” belirterek “Rakka’ya karşı nihaî hareket için hazırlıklarımızı sürdüreceğiz” demişti.
SDG sözcüsü Şirvan Derviş, Arap savaşçıların kuzey Rakka operasyonuna katılan güçlerin yüzde 40 hatta yüzde 50’sinden çoğunu oluşturduğunu söyledi. Kenti kurtarmak için yakında Rakkalılardan oluşan yeni bir grubun da oprasyona katılacağı vaadinde bulunan Derviş, “Hizipçi bakmıyoruz ve Araplar ile Kürtler arasında ayrım yapmıyoruz. SDG bütün Suriye içindir, hiçbir sınır tanımıyoruz” dedi.
İslam Devleti’nden yeni topraklar ele geçirme çabası devam ederken, PYD şimdiden kurtarılmış alanlarda Arapları daha iyi kaynaştırmaya çalışıyor. Parti, bu amaçla yerel meclislere yerel Arap aşiret önderlerini atamış bulunuyor ve polis ve milis güçlerine daha fazla Arap savaşçı katıyor. Şedadi gibi Arapların açık ara çoğunlukta olduğu bazı kasabalarda yol kontrol noktalarının çoğuna Arap savaşçılar bakıyor. Bunların, kuzey Suriye’nin bazı Araplarını YPG’nin yarattığı yeni sistemi kabule ikna etmekte önemli etkisi olmuş.
Ayn İsa bitişiğinde, cephe hattına yakın küçük bir köyde konuşlanmış, kendisini Özgür Suriye Ordusu’nun bileşeni sayan 80 kişilik yerel Kalkan Tugayı’nın komutanlarından Abdullah Kettab el Seyf “Bize köle muamelesi yapmıyorlar, eşit davranıyorlar” diyor.
SDG içindeki Arap savaşçılar da, bu kuvvetin tek bir güç olmaktan çok bir koalisyon olduğuna ve birçok bileşeninin komutasında Arapların bulunduğunu belirtmeye özen gösteriyor. Daha çok Arap kasabası ve köyü kurtarıldıkça sayılarının daha da artacağını umuyorlar.
Hâlâ Rakka’da yaşayan ailesinin güvenliğinden kaygılanan, Tel Abyad’da görevli 27 yaşındaki savaşçı Ebu Ali Rakkavi, “Önderlik hâlâ esas olarak Kürt, ama Şedadi’de olduğu gibi kurtarılan Arap bölgeleri SDG kuvvetlerine katılmakta olduğundan Arapların sayısı artıyor” dedi.
Suriyeli Arapların hepsi bu kadar iyimser değil. Örneğin, İslam Devleti karşıtı Rakka Sessizce Katlediliyor grubu, Rakka’yı kurtarma amaçlı saldırıda YPG’nin oynadığı rolün kent sakinlerinden birçoğunun cihatçı gruba katılmasına yol açtığını iddia etti.
Ancak Suriye’de konuştuğum Arapların çoğu bu iddiayı yalanladı. Rakkavi, “Bu bir yalan, çünkü Rakka ile, Rakka’daki sivillerle günü gününe temastayız. Camilerden saldırıya karşı cihada katılma çağrısı yapıyorlar ama Rakka halkı başlarına kimin geleceğine aldırış etmiyor. Onlar sadece IŞİD belâsından kurtulmak istiyor” dedi.
Başka bazıları ise kent İslam Devleti’nin pençesinde kaldığı sürece kent halkının gerçekte ne düşündüğünü belirlemeye kalkmanın aptalca bir çaba olduğu görüşünde.
Tel Ebyad’da yaşayan, Rakka’da çalışmış bir Arap mühendis olan Hazım Hamidi, “İnsanlar korku içinde yaşıyor. Ağzınızı açamazsınız yoksa kolayca öldürülürsünüz. Rakka’dakiler için YPG imiş SDG imiş fark etmez, yeter ki IŞİD’den kurtulsunlar. Bizim için de fark etmiyor: Hepimiz IŞİD ile savaşmak ve kıçına tekmeyi basmak istiyoruz” diyor.
Foreign Policy 6 Haziran 2016
7 Haziran 2016 / teorivepolitika.net
Yazarın Diğer Yazıları

Aynı kategoriden yazılar