Kapitalizmle yarışarak sosyalist olunmaz, kapitalizmle yarışan sosyalist değildir. Burada söz konusu olan bu bağlamda ütopya zafiyetidir.
Maoizm, 1960 başlarında dünya kamuoyunda açıkça ortaya çıkan ÇKP ile SBKP arasındaki ayrılıkta, Mao’nun tuttuğu anti-revizyonist çizgidir. Bu anlamda Stalinizme geri dönüştür, ya da “%70 Stalinciliği”dir.
Teorik sefaletin ilk semptomu RAF’ın “sol tandanslı” tanımlanmasından doğar. Alaycı kuşumuzun bununla ne anlatmak istediği belli değildir. RAF’ın sol bir örgüt olmadığı mıdır?
Hem komünist kalmayı hem de apolitik sayılabilecek sloganlar düzleminin dışına çıkmayı başarabilen olmuş muydu? Politik konjonktüre de devrimci tarih yazımına da hiçbir pozitif etki bırakmayan “egemenler arasında taraf tutmamak” ilkesi ile yetinmeyi aşabilen görüşler var mıydı?
12 Eylül 1980 ile 15 Temmuz 2016’yı karşılaştırmak
Yazan Garbis AltınoğluSon çözümlemede ya da orta ve uzun erimde, sadece devrimci ve ilerici güçleri ezmekle yetinmeyen bugünkü iktidar, 12 Eylül darbesinden ve darbecilerinden -ve Fethullahçılardan- daha tehlikeli olma potansiyelini taşımaktadır.
Komünist bakış açısı, herkesin, ama herkesin âdil ve açık yargılanmasından, her suçlanan kişinin savunma hakkını sonuna kadar kullanabilmesinden vb. yana olmayı gerektirir.
Kıdem tazminatı konusunun devletin istediği şekilde sonuçlanması durumunda işçilerin ve işçi kuşaklarının gelir kaybına uğrayacakları doğrudur. Ama tek başına bunun ne gibi bir önemi vardır? İşçinin karnının tok, sırtının pek olması onu devrimci mi yapacaktır? Tersi de geçerlidir sorunun; açlık da işçiyi otomatik olarak devrimci yapmaz.
Marx’ın dediği gibi, işçiler için örgütlü mücadele parasal kazanımdan daha önemli hale geldiğinde, ancak o zaman politik sınıf mücadelesinden söz edebiliriz.
... Takipçiler ‘71 niçin ve nasıl kısa zamanda ezildi diye hiç düşünmemiş ve ders çıkarmamıştır. Ders çıkarmaya çalışan ve bu soruları soranlar ise sağa savrularak inkarcılığa düşmüşlerdir.
Güney Koreli Bong Joon-ho’nun yönettiği Parazit (Gisaengchung) filmi 2019 yılının birçok sinema ödülünü toplayarak yıla damgasını vurmuştu. Kore toplumundaki sınıfsal ilişkileri ustalıkla ekrana yansıtmasıyla övgüler alan satirik, kara mizah filmi, “sol” perspektiften ele alan değerlendirmeler içinde, yetersiz, hatta olumsuz bulanlar vardı. Kimileri, alt sınıfların parazit olarak resmedilmesinde kusur ararken, asıl olarak filmin sonunun bir çıkış işareti göstermemesinden yakınıyor, toplumsal düzeni yeniden üretmekten öte gidemediğini söylüyordu. Hatta bazıları, filmin, çok çalışılırsa herkesin zengin ve başarılı olabileceği şeklindeki kapitalizm anlayışını destekler nitelikte olduğunu iddia ediyordu.
Diğer...
50. Yılında 27 Mayıs Tartışmalarına Aykırı Bir Katkı
Yazan Garbis Altınoğlu“27 Mayıs hareketine önderlik eden ve sonunda iktidarı ele geçiren sınıf, CHP’ye hâkim komprador büyük burjuvazi ve toprak ağaları kliğidir. Orta burjuvazi onun peşinde yedek kuvvet olarak yer almıştır.” (Kaypakkaya, Seçme Yazılar, s. 75.)
Komplo teorilerinin geniş kitlelerce kabul görmesi, toplumsal mücadelenin zayıf olduğu tarihsel kesitlerin yarattığı umutsuzluk ortamının bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Bu tarihsel koşullar, ezilenler dünyasının mistik düşünme biçimlerini pekiştirecek korkularla doludur. Ancak ezilenler adına söyleyecek sözü olanların, Marksizm adına öne çıkanların, bu türden mistik-idealist düşünme biçimleriyle mücadele etmesi, gerçek duyusunun korunmasının ve felsefede materyalist olmanın zorunlu bir gereğidir.
Başından beri, viral bir pandemi ile karakterize edilen güncel durumun hiç de öyle özellikle olağanüstü olmadığını düşündüm. AIDS’in (viral) pandemisinden kuş gribine kadar; Ebola virüsü, SARS1 virüsü, birkaç başka gribi de unutmadan –antibiyotiğin iyileştirmediği verem çeşitlerine, kızamığın geri dönüşüne değinmiyorum bile– dünya pazarının, tıbben yetersiz bölgelerin varlığı ve gerekli aşılar konusundaki küresel disiplinin eksikliği ile birleşerek kaçınılmaz olarak ciddi ve yıkıcı salgınlar ürettiğini biliyoruz (AIDS özelinde, birkaç milyon ölüm).
...Lenin’in müdahalesiyle Bolşevikler arasındaki tartışma son buldu. Çarlık subayları Kızıl Ordu’ya alınacak, muharebe, ordu yönetimi ve savaş sanatında uzman olanlar Kızıl Ordu için çalışacak ama başlarında bulunacak birer ‘siyasi komiser’ onları politik bakımdan denetleyecekti.