Ana SayfaKürsüNihat Kaymakçı ile Fevzi Bozgeyik Unutulmasın Diye…

Nihat Kaymakçı ile Fevzi Bozgeyik Unutulmasın Diye…

Fevzi Bozgeyik ile Nihat Kaymakçı, Antep’te henüz lise çağlarındayken şehit olan iki devrimci. Ölümlerinin üzerinden koca bir 40 yıl geçti… Biri 1978’in, öteki 1980’in Ocak ayında ayrıldılar aramızdan. Her ikisi de birbirinden çok farklı kişilik özelliklerine sahip pırıl pırıl içten devrimcilerdi. O yılların yoğun yaşanan politik atmosferinin bir-iki yılda çelik gibi şekil verdiği bu iki devrimcinin anısı, artık geç orta yaşı süren arkadaşları için bir bileyi taşı gibi işlev görüyor. Zamanın hırpaladığı inançlar, Nihat ile Fevzi’nin anısıyla parıldıyor yeniden…

Fevzi

Kılıcımızın Keskin Ağzı: Fevzi… 

Önceki yıllardan beri sürse de, 1978’de neredeyse bir kampanya olarak başlayan, 1979 sonunda yoğunlaşan ve 1980’de kente hakim olan devlet terörü yanında, bugünden bakıldığında solda olan çeşitli gruplar arasındaki kanlı çatışmalar Antep’te devrimci harekete çok zarar vermişti. Belki, devletin resmi ve sivil güçleri tarafından öldürülenden daha fazla kayıp verilmişti solda yer alan gruplar arasındaki çatışmalar sonucu. MHP ve Ülkü Ocakları’na dayanan sivil faşist hareket önemli ölçüde zayıflatılmıştı bu arada.

İşte bu ortamda, 1978’den itibaren çatışma içinde olduğumuz İGD’liler (Türkiye Komünist Partisine bağlı İlerici Gençler Derneği), bunu fırsata çevirip, Kırkayak semtinde ve Gaziantep Lisesi çevresinde alan hakimiyeti kurmak istiyorlardı. Birçok arkadaşımızın aranır duruma düşüp okuldan ve bölgeden uzaklaşmasıyla birlikte Fevzi açık hedef haline gelmişti.

17 Ocak 1980 günü, Akyol İlkokulu civarında pusu kuran bir grup İGD’li, kalabalık bir liseli grubuna nezaret eden Fevzi’yi kurşun yağmuruna tuttular. Çoğu zaman silahlı olan Fevzi, gafil avlandığı için silahına davranamamıştı. Ağır yaralanan arkadaşımız, Adana’ya götürülürken ambulansta can verdi.

Aşağı Güneyse Köyünde, bir tepenin Suriye’ye bakan yamacında yatıyor…

Fevzi, ailesinde saygı duyduğu ağabeylerinin ve arkadaş çevresinin etkisiyle, şimdiki AKP/MHP ittifakına benzeyen Milliyetçi Cephe hükümetlerinin yarattığı baskı ortamında devrimcileşti. Zamanın çok hızlı aktığı günlerdi. Fevzi de çok kısa sürede sevilen ve yiğit bir devrimci olarak öne çıktı. 

Gaziantep Lisesi ve çevresinde yozlaşmaya, idare baskısına, faşist çetelere karşı mücadelede en ön safta yer aldı. Sivil faşistlerin korktuğu devrimcilerin önde gelenlerindendi.

Kent merkezindeki faşist işgalin kırılmasında çok büyük katkısı oldu. Vurulduğu zaman, yarı-profesyonel bir devrimciydi.

O, kısacık yaşamında her şeyi en uçlarda yaşadı.

Korku nedir bilmezdi, tutkuyla severdi…

İyi yaşadı…

O, bizim en yiğit arkadaşımızdı.

Nihat

“Cesur Yiğit Nihat Yoldaş”

Nihat’ı, ortaokul yıllarımız olan 1976’da tanımıştım.

“Kör Nihat” derlerdi. Bir gözünü, çocuk yaşlarındayken köydeki bağlarında bir üzüm teyeğinin batmasıyla kaybetmiş ve gözüne protez (boncuk) takılmıştı. Gözünü budaktan sakınmayanlardandı!

Nihat’ın sola yönelmesi, aralarında epeyce yaş farkı olan ve Mehmet Ali Aybar’ın Sosyalist Devrim Partisi’ne mensup ağabeyinden kaynaklanıyordu.

Ortaokul yıllarında mücadeleye katıldı ve öldüğü güne kadar üzerine düşen her şeyi, bir başkasının anımsatmasına gerek kalmadan yerine getirdi.

Nihat; gözüpek, yiğit, dürüst ve aşırı mütevazı bir kişiydi. İyi saz çalar ve çok güzel türkü söylerdi. Ama çevremizdekilerin çoğu onun bu meziyetlerini bilmezdi. Çok sevgi dolu, neşeli, özveriliydi. Hiçbir şeyini hiçbir yoldaşından esirgemezdi. Yoldaşlarına ve yakın arkadaşlarına “ortak” ya da “rafık” derdi. Bu terimler, Antep civarında, Nizari İsmaililerin ve Karmatilerin kültürün kovuklarında yaşayan devrimci miraslarından kabul edilir. 

Genç yaşına göre aramızdaki en olgun insandı. Onun bu yönü, bizim toyluğumuzdan kaynaklanan davranışlarımızı yola soktu ve bazı önemli süreçleri zarar görmeden atlatmamızı sağladı. O yaşlarında, alışılmış eğitim çalışmalarıyla yetinmedi ve bir grup arkadaşıyla Marksizmi kavramaya dönük okumaya girişti.

16 Ocak 1978 günü, okuduğu Düztepe Lisesine, Endüstri Meslek Lisesine faşistlerin saldırdığı haberi geldi. Yardıma koşanlar arasında Nihat da vardı. Yardıma giden devrimcileri, her zamanki gibi, sivil faşistler değil polisler karşıladı. Nihat, Endüstri Meslek Lisesinin hemen arkasındaki yokuşta, azılı bir devrimci düşmanı olduğu çok iyi bilinen komiser Mehmet Sütseven’in otomatik tüfeğinden açılan yaylım ateşiyle başından vuruldu. Nihat hemen şehit oldu, Nuri Öz ise bir süre sonra… 

Nihat’ın cenazesi, gün boyu yağan kar altında Devlet Hastanesinden alınarak Hoşgör Mahallesindeki evine, oradan da Asri Mezarlığa kadar süren uzun ve kalabalık bir yürüyüşle uğurlandı. Polis üç gün boyunca kentten çekildi ve yerine jandarma geldi. Antep halkı bunu 1950’lerin sonunda yaşanan ve aynı şekilde, polislerin halkın tepkisinden korkup ortadan kaybolduğu birkaç güne benzetir.

Ölümünün ardından Ȃşık Vicdanî tarafından söylenen ağıtta “Cesur yiğit Nihat Yoldaş” deniyordu.

Yazarın Diğer Yazıları

Aynı kategoriden yazılar