Ana SayfaGüncel YazılarVang Heyrong’la Konuşmalar

Vang Heyrong’la Konuşmalar

Çeviri: Meriç Şenyüz

Çevirenin Sunuşu

İngiliz Marksist George Thomson’ın isabetli biçimde, Marksizmin diyalektik gelişiminin son büyük halkası olarak tanımladığı Mao’nun Marksizme katkıları ne yazık ki tam olarak sistemleştirilmiş değil. Thomson’ın Türkçede de yayınlanan kitabının adı bu yaklaşımı anlatmaktadır: Marx’tan Mao Zedung’a: Devrimci Diyalektik Üzerine (Çev. Coşkun Irmak, birinci basım Koral Yay. 1978, ikinci basım Kaynak Yay. 1997, özgün basım 1971 Londra). Mao’nun ölümünden sonra başta Abimael Guzman (Başkan Gonzalo) olmak üzere çeşitli ardıllarınca (Samir Amin, Alain Badiou, Bob Avakian, Prachanda vd.) bu çabaya şu ya da bu şekilde girişilse de bunun tamamlandığını söylemek güç. Bunun nedenleri arasında (Marksizmin uluslararası krizi gibi daha başat nedenlerin yanı sıra) elimizde Mao Zedung’un Bütün Eserleri’nin bulunmaması da rol oynuyor. Diğer dört büyük ustanın (Marx, Engels, Lenin, Stalin) Bütün Eserleri’ne sahipken Batı dillerinde Mao’nun ancak Seçme Eserleri’ne sahibiz. Üstelik Batı dillerinde yer alan bu Seçme Eserler de halen Türkçeye tam ve eksiksiz olarak çevrilmiş değil. Günümüz Marksistlerinin önünde yığılı duran dev teorik görevler arasında (belki acil ve öncelikli olmasa da) Mao’nun katkılarının sistemleştirilmesi görevi de bulunuyor. Başlı başına okyanus hacmindeki bu görevin bir parçası da Mao’nun eserinin çevrilmesi… Çeşitli Mao biyografilerinde anlam atfedilen “Vang Heyrong’la Konuşmalar” metninin Türkçeye ilk kez çevrilmesinin de bu okyanusa, minik bir damla düzeyinde de olsa bir katkı olmasını umarım.

*

Şubat 1964[1]

Heyrong[2]: Okulumuzda sınıf mücadelesi çok şiddetlidir. Duyduğuma göre gerici sloganlar bulunmuş. Bazıları İngilizce bölümümüzde kara tahtaya İngilizce yazılmış.

Başkan: Hangi gerici sloganlar yazıldı?

Heyrong: Sadece bir tane biliyorum: “Çan van sey.”

Başkan: İngilizcesi nedir?

Heyrong: Long live Chiang (Çok yaşa Çan).[3]

Başkan: Başka ne yazıldı?

Heyrong: Başkasını bilmiyorum. Sadece bir tanesini biliyorum.

Başkan: Peki, bu kişi daha fazla yazsın ve herkesin görmesi için açık havada yayımlasın. Kimseyi öldürüyor mu?

Heyrong: Kimseyi öldürüp öldürmediğini bilmiyorum. Eğer kim olduğunu öğrenirsek, onu okuldan atıp emek reformuna[4] göndermeliyiz.

Başkan: Aslında kimseyi öldürmediği sürece, onu kovmamalıyız ve onu emek reformuna göndermemeliyiz. Okulda kalsın ve okumaya devam etsin. Bir toplantı yapmalı ve ondan Çan Kay-Şek’in ne şekilde iyi olduğunu ve ne gibi iyi şeyler yaptığını açıklamasını istemelisiniz. Siz de bizim açımızdan, Çan Kay-Şek’in neden iyi olmadığını anlatabilirsiniz.

Başkan: Okulunuzda kaç kişi var?

Heyrong: Öğretim üyeleri ve personel dahil yaklaşık üç bin kişi.

Başkan: Üç bin kişi arasında yedi-sekiz karşı devrimci olabilir.

Heyrong: Bir tanesi bile kötü olurdu. Yedi ya da sekize nasıl tahammül edebiliriz?

Başkan: Tek bir slogandan bu kadar provoke olmamalısınız.

Heyrong: Neden yedi ya da sekiz karşı devrimci olması gereksin ki?

Başkan: Daha çok olurlarsa muhalefet de kurabilirler. Muhalefette hocalar da yer alabilir. Sadece kimseyi öldürmemeliler.

Heyrong: Okulumuz sınıf çizgisini benimsedi. Yeni öğrencilerin yüzde 70’i işçilerin ve yoksul ya da alt-orta sınıf çiftçilerin çocuklarından oluşuyor. Diğerleri ise kadroların ve kahraman subayların çocuklarıdır.

Başkan: Sınıfınızda kadroların çocuğu olan kaç kişi var?

Heyrong: Benim dışımda iki kişi, diğerleriyse işçilerin ve yoksul ya da alt-orta çiftçilerin çocukları. İyi iş çıkarıyorlar. Onlardan çok şey öğreniyorum.

Başkan: Onlarla iyi anlaşıyor musun? Seni seviyorlar mı?

Heyrong: Bence ilişkilerimiz iyi. Onlarla ilişki kurmak kolay geliyor ve onlar da benimle aynı şekilde rahatlar.

Başkan: Bu iyi.

Heyrong: Ama kadrolardan birinin oğlu iyi gitmiyor. Sınıfta öğretmenin dersini dikkatle dinlemez ve dersten sonra da ödev yapmaz. Roman okumayı sever. Bazen yurtta uyuyakalır, bazen de cumartesi öğleden sonraki toplantıya katılmaz. Pazar günü okula zamanında dönmez. Bazen pazar günleri sınıfımız ve bölümümüz bir toplantı yaptığında, o gelmez. Hepimiz onun hakkında kötü bir izlenime sahibiz.

Başkan: Öğretmenleriniz sınıfta öğrencilerin şekerleme yapmasına ya da roman okumasına izin vermiyor mu?

Öğrencilerin roman okumalarına ve sınıfta şekerleme yapmalarına izin vermeli ve sağlıklarına dikkat etmeliyiz. Öğretmenler daha az ders anlatmalı ve öğrencilerin daha çok okumasını sağlamalıdır. Sözünü ettiğin öğrencinin cumartesi günkü toplantıya katılmama ve pazar günü okula zamanında dönmeme cesaretini gösterdiği için gelecekte çok yetkin olacağına inanıyorum. Okula döndüğünde, [sorumlunuza] akşam 8 veya 9’un bile okula dönmek için çok erken olduğunu, giriş saatini 11 veya 12’ye kadar erteleyebileceğini söyleyebilirsin. Pazar akşamı toplantı yapmanız kimin kabahati?

Heyrong: Normal Okulda[5] okurken, pazar akşamları genellikle toplantı yapmazdık. O gece ne istersek yapmamıza izin verilirdi. Bir gün, Birliğin şube karargâhının birkaç kadrosu (o zamanlar şube karargâhının komite üyesiydim) pazar geceleri de örgütlü bir hayata geçilmesini kararlaştırdı ancak diğer birçok Birlik üyesi bu fikri desteklemedi. Hatta bazıları siyasi danışmana pazar gününün boş bir gün olduğunu ve gece herhangi bir toplantı çağrısı yapılırsa eve dönüş için [ortamın] uygun olmayacağını söyledi. Siyasi danışman sonunda onların görüşlerine boyun eğdi ve toplantının tarihini değiştirmemizi söyledi.

Başkan: Bu siyasi danışman doğru olanı yapmış.

Heyrong: Ama şimdi okulumuz tüm pazar gecesini toplantılar yaparak geçiriyor; sınıf toplantıları, şube merkez komitesi toplantıları veya Parti dersleri için çalışma gruplarının toplantıları. Hesaplarıma göre, içinde bulunduğumuz dönemin başından bugüne dek, hiçbir toplantının yapılmadığı tek bir pazar günü veya pazar gecesi olmadı.

Başkan: Okula döndüğünde, isyan başlatmalısın. Pazar günü okula dönmeyin ve o gün herhangi bir toplantıya katılmayın.

Heyrong: Böyle bir şeye cüret edemem. Okulun sistemi bu şekilde. Tüm öğrencilerin okula zamanında dönmesi gerekir. Eğer yapmazsam, insanlar okul sistemini ihlal ettiğimi söyler.

Başkan: Sistem umurumda değil. Okula geri dönme, o kadar. Açıkça okul sistemini ihlal etmek istediğini söylersin.

Heyrong: Bunu yapamam. Eğer yaparsam, eleştirilirim.

Başkan: Gelecekte pek yetkin biri olacağını sanmıyorum. Okul sistemini ihlal etmekle suçlanmaktan, eleştiriden, kötü bir sicilden, okuldan atılmaktan, Parti üyeliğini alamamaktan korkuyorsun. Neden bu kadar çok şeyden korkuyorsun? Başına gelebilecek en kötü şey okuldan atılmak. Okul, öğrencilerin isyan etmesine izin vermelidir. Okula döndüğünde isyan et.

Heyrong: İnsanlar, Başkan’ın akrabası olarak, onun talimatlarına uymadığımı ve okul sisteminin bozulmasında başrol oynadığımı söyleyecektir. Beni kibir ve kendini beğenmişlikle, disiplinsizlik ve organizasyon yoksunluğuyla suçlayacaklar.

Başkan: Şu haline bak! Kibir ve kendini beğenmişlik, organizasyon ve disiplin eksikliği nedeniyle eleştirilmekten korkuyorsun. Neden korkasın ki? Tam da Başkan Mao’nun akrabası olduğun için onun isyan etme yönündeki talimatlarına uyman gerektiğini söyleyebilirsin. Okul sistemini ihlal etmeye cüret ettiği için sözünü ettiğin öğrencinin ileride senden çok daha yetkin olacağını düşünüyorum. Bence çok metafizik düşünüyorsun.

Bir Seferinde Başkan Mao Eğitim Sorununu Tartıştı

Heyrong: İnsanlar artık klasik eserleri okumaya karşı. Ama sınıfımızdaki bir kadronun oğlu tüm zamanını onları okumaya ayırıyor. Hepimiz İngilizce konuşmakla meşgulüz, ama o Kızıl Köşkün Rüyası’nı[6] okuyor. Hepimiz onun bu romanı okumasını eleştiriyoruz.

Başkan: Sen Kızıl Köşkün Rüyası‘nı hiç okudun mu?

Heyrong: Evet, okudum.

Başkan: Bu romandaki hangi karakteri seviyorsun?

Heyrong: Hiçbirini.

Başkan: Kızıl Köşkün Rüyası okunmaya değer. Bu iyi bir kitap. Hikâyesi için değil, tarih olarak okumalıyız. Tarihi bir romandır. Dili klasik kurmacada en iyisidir. Yazar, Cao Şuecin, Feng Zu’nun canlı bir tasvirini yapmıştı. Feng Zu’nun karakterizasyonu mükemmeldir. Ama senin onun gibi yapma imkânın yok. Kızıl Köşkün Rüyası‘nı okumazsan, feodal toplumu nasıl bilebilirsin? Kızıl Köşkün Rüyası‘nı okumadan önce, şu dört deyişi bilmelisin: “Çiyalar sahte değildir. Salon yapmak için beyaz yeşim ve at yapmak için altın kullanıyorlar.” (Bu, Çiya ailesini ifade eder.) “Fang Sarayları 300 li’ye[7] yayıldı, ama bir Şih’i barındıramadılar.” (Bu, Şih ailesini ifade eder.) “Doğu Okyanusu’nda beyaz yeşim bir yatak yok ama Ejderha Kral, Çen Ling Kral’ını ziyarete davet ediyor.” (Bu, Feng Zu’nun ailesine veya Vang ailesine atıfta bulunur.) “Bu bolluk yılında ne büyük bir kâr ‒toprak gibi ucuz inciler ve demir gibi altın!” (Bu, Hsueh Pao-çi’nin ailesini ifade eder.) Bu dördü Kızıl Köşkün Rüyası’nın hikâyesini özetliyor.[8]

Başkan: Du Fu’nun[9] uzun şiirini okudun mu?

Heyrong: Hayır, Tang’ın 300 Şiiri’nde[10] yok.

Başkan: Tang Şiirinin Başka Bir Antolojisi’nde var.

(Başkan kitabı çıkardı, o şiire döndü ve tekrar tekrar okumamı söyledi.)

Heyrong: Bu şiiri okurken hangi sorunlara dikkat etmeliyim? Etkisine karşı nasıl bir önlem almalıyım?

Başkan: Her zaman metafiziksin. Neden önlem almalısın ki? Hayır, biraz etkisi altında kalmalısın. Önce onun derinlerine dalmalı ve sonra oradan çıkmalısın. Tekrar tekrar oku ama illa ezberlemen gerekmiyor.

Başkan: Okulda İncil‘i ve Budist sutralarını çalışıyor musunuz?

Heyrong: Hayır, neden çalışalım ki?

Başkan: Kutsal İncil ve Budist sutraları üzerinde çalışmazsanız, çevirileri nasıl yapabilirsiniz veya dış işlerini nasıl halledebilirsiniz?

Bir Çin Yazı Odasından Tuhaf Öyküler’i okudun mu?[11]

Heyrong: Hayır.

Başkan: Tuhaf Öyküler okumaya değer. İyi yazılmış. Tuhaf Öyküler’deki tilki ruhları iyi kalplidir. Gönüllü olarak insanlığa yardım ediyorlar.

Başkan: İngilizcede aydın nasıl denir?

Heyrong: Bilmiyorum.

Başkan: Yarım yıldır İngilizce okuyorsunuz. Sen de bir aydınsın ve henüz İngilizce nasıl söyleneceğini bilmiyorsun.

Heyrong: Çince – İngilizce sözlüğe bakayım.

Başkan: Bak bakalım, böyle bir terim var mı?

Heyrong: (Sözlüğün sayfalarını çevirdikten sonra) Çok kötü. Çince – İngilizce sözlükte böyle bir terim yok. Sadece “bilgi” terimi var, ama “aydın” yok.

Başkan: Bir bakayım. (Sözlüğü Başkan’a verdim.) “Bilgi”yi buldum, ama “aydın”ı bulamadım. Bu sözlük işe yaramaz. Birçok kelime eksik. Okula döndüğünüzde onlardan daha iyi bir Çince – İngilizce Sözlük derlemelerini isteyin. Tüm siyasi terimlere sahip olmalı ve her kelimenin kullanımını gösteren cümleler bulunmalıdır.

Heyrong: Okulumuz nasıl sözlük derleyebilir? Bunu yapmak için ne zamanımız ne de personelimiz var.

Başkan: Okulunuzda çok sayıda öğretmen ve öğrenci var. Neden onların sözlük derleme yeteneklerinden şüphe ediyorsun? Bu sözlük okulunuz tarafından derlensin.

Heyrong: Tamam. Okula döndüğümde talimatınızı liderliğe iletirim. Sanırım bu görevi yerine getirebiliriz.

 

[1] Hindistan Komünist Partisi (Maoist)’in yayınevi Kranti Yayıncılık tarafından Hindistan’ın Haydarabad eyaletinde İngilizce yayımlanan Mao Zedung’un Seçme Eserleri (Pinyin: Mao Zedong) derlemesinin IX. cildinde yer alan bu metin, internet ortamına marxists.org tarafından aktarıldı.

Link: https://www.marxists.org/reference/archive/mao/selected-works/volume-9/mswv9_87.htm#n1

Her ne kadar, Seçme Eserler IX’da ve marxists.org’ta, bu metne 21 Aralık 1970 tarihi konmuş olsa da, ne diyaloğun gerçekleştiği ne de Çince olarak ilk yayımlandığı tarihin bu tarih olması pek de mümkün görünmüyor. 29 Aralık 1973 tarihli bir New York Times (NYT) haberinde, konuşmanın Şubat 1964’te gerçekleştiği belirtiliyor. Haberde konuşmanın 1967 ve 1969 tarihlerinde iki cilt halinde basılan ve Mao’nun çeşitli konuşmalarından oluşan Yaşasın Mao Zedung Düşüncesi adlı derlemede yer aldığı bilgisi de veriliyor. Konuşma bu derlemeye girdiğine göre Çince parti basınında daha önce yer almış olmalı. Vang Heyrong’un yaşam öyküsüne dair bilgilerimiz de Seçme Eserler IX’u değil NYT’yi doğruluyor, dolayısıyla Seçme Eserler IX’daki tarih değil, NYT’nin verdiği Şubat 1964 tarihi esas alınmalı. Konuşmanın doğru tarihlendirilmesi bazı vurguların bağlamını değiştirebildiği için önemli. İlgilisi için NYT’deki haberin linki:

https://www.nytimes.com/1973/12/29/archives/a-teasing-chiding-mao-shown-in-papers-new-to-west-mao-teases-red.html

Dipnotlar çevirene aittir.

[2] Vang Heyrong (1937 – 2017), Pinyin romanizasyonuna göre Wang Hairong, ÇKP tarihinde Mao’nun küçük yeğeni (aslında kuzeninin torunudur) olarak geçer. Kaynak metinde, Pinyin’den önce yaygın olarak kullanılan İngilizce transliterasyon olan Wade-Giles yöntemiyle Wang Hai-Jung diye romanize edilmiştir. Bu çeviride Çince isimler Türkçenin söyleniş özelliklerine göre gelenekselleşmiş biçimde translitere edildi, gerektiğinde Pinyin romanizasyonları da dipnot olarak verildi.

[3] Çan Kay-Şek (1887 – 1975) (Pinyin: Jiang Jieshi, İngilizce: Chiang Kai-shek) Sun Yat-Sen’den sonra Kuomintang’ın başına geçen, Çin iç savaşında yenilmesinin ardından ordusundan kalanlarla Tayvan adasına kaçarak orada Çin Cumhuriyeti ya da Milliyetçi Çin olarak da anılan rejimi kuran karşı-devrimci komutan. Vang Heyrong’un babası Vang Deheng de, Heyrong henüz 4 yaşındayken Çan Kay-Şek güçleri tarafından öldürülmüştü.

[4] Laoge (Pinyin: Laogai) adı verilen çalışma kampları kastediliyor. Batılı kaynaklarda Stalin’in Gulaglarının Çin versiyonu olarak görülen bu çalışma kamplarının Gulaglardan temel farkı, yalnızca cezalandırma değil aynı zamanda mahkûmların dönüştürülmesi amacını taşımasıdır.

[5] Pekin Pedagoji Üniversitesi (Beiijing Normal University) kastediliyor. 1902’de kurulan Çin’in en eski modern üniversitelerinden biridir, temel amacı ilk ve orta kademe eğitim kurumlarına öğretmen yetiştirmektir.

[6] Kızıl Köşkün Rüyası, Za Şuaçin (Pinyin: Cao Xueqin) 18. yy’ın ortalarında, Qing Hanedanı döneminde yazılan roman, Çin’in Dört Büyük Klasik Romanı arasında sayılır. Kimi çevirilerde Kırmızı Odanın Rüyası şeklinde de anılır.

[7] 300 li yaklaşık 3 bin metrekareye denk düşmektedir.

[8] Kızıl Köşkün Rüyası üzerine Mao Zedung’un burada hızlı bir özet halinde geçtiği düşüncelerinin daha açık anlatımı “Felsefe Meseleleri Üzerine Konuşma” başlıklı 10 Ağustos 1964 tarihli bir metinde yer alır. Bkz. Seçme Eserler VI (Kaynak Yayınları, 2000), s. 310 – 332.

[9] Du Fu (712 – 770) Tang dönemindeki ünlü bir Çinli şair. Batı’da “Çin’in Shakespeare’i” diye anılır. Mao: A Biography adlı Mao Zedung biyografisine göre burada sözü edilen uzun şiir Du Fu’nun “Kuzeye Doğru Yürüyüş” adlı şiiridir. (Ross Terrill, Stanford University Press, 1999)

[10] Tang Dönemi kastediliyor. 618 – 907 yılları arasında süren Tang Hanedanı dönemi Çin’in altın çağı kabul edilir. Çeşitli tarihçilerin üzerinde uzlaştığı görüşe göre bu dönemde Çin medeniyeti, dünyanın en ilerisi durumundadır.

[11] Bir Çin Yazı Odası’ndan Tuhaf Öyküler (Strange Tales from a Chinese Studio) Pu Songling tarafından yazılan ve ilk kez yazarının ölümünden 15 yıl sonra 1740’ta yayımlanan alegorik anlatıma sahip bir Çin romanıdır. Tıpkı Kızıl Köşkün Rüyası gibi bu kitabın da Türkçede tam bir çevirisi bulunmamaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları

Aynı kategoriden yazılar