
Garbis Altınoğlu
Türkiye Devrimci Hareketini Eleştirmek: Vurun Abalıya mı?
2017'nin 6 Mayısı, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının siyasal mirası üzerine farklı düşüncelerin bir kez daha dile getirilmesine tanıklık etti. 1960'ların son yıllarının devrimci gençlik hareketi olan Dev-Genç içinden çıkan üç ana devrimci odağın siyasal çizgi ve nitelikleri geçmişte de nisbeten kapsamlı değerlendirmelerin konusu olmuştu.
Türkofobiye Karşı
“Hani Orta Asya’dan geldiniz ya, gidin oralara, bırakın buraları İNSAN olanlara, Taş Devri’nden yavaş yavaş geçiş yaparak yaşamaya çalışın, sizi kurt mu besler, ayı mı sever, artık o kadarını bilemem ama insan olmadığınızdan eminim...”
ÖBÜR SAVAŞ: AFGANİSTAN DİRENİYOR
Afgan halkının direnişi, halihazırda devrimci bir önderliğin olmamasına, hatta önderliğinin gerici karakterine rağmen objektif olarak devrimci bir rol oynamaktadır.
Berbat Bir Filmi İkinci Kez Seyretmek
“Erdoğan ve ortakları; 15-16 Temmuz darbe girişiminin ardından Kürt halkının ve onun siyasal temsilcilerinin dıştalanması ve düşmanlaştırılması politikalarında herhangi bir değişiklik yapmadılar.
Gazze’deki Ateş Kimi Yakıyor?
“Geçen 5 yılda, benzer pek çok olay yaşandı. Filistinliler ve İsrailliler birlikte yaşamanın yolunu bulacaklarına, işleri iyice sarpa sardırdılar. Son olarak İsrailli üç gencin kaçırılıp öldürülmesi, bu cinâyetlerin intikamı olarak bir Filistinli çocuğun öldürülmesi ve nihayet İsrail’in üç cinâyetin cezasını tüm Gazze’ye ödetmek üzere başlattığı orantısız askerî harekât ise tüm şiddetiyle sürüyor.
İbrahim Kaypakkaya Adının Anımsattıkları
Uzun süre açık ya da gizli, bilinçli ya da bilinçsiz bir sansürün ya da aşağı yukarı aynı anlama gelmek üzere bir tür susku komplosunun kurbanı olan İbrahim Kaypakkaya’nın adı son yıllarda daha çok duyulur oldu. Bu değişikliğin hem olumlu, hem de olumsuz nedenleri ve sonuçlarından söz edilebilir. Ama önce şu saptamayı yapmalıyız: Kendisini Türkiye devrimci hareketiyle duygudaşlık içinde gören ilerici-devrimci aydınlarımızın ve kamuoyumuzun 1960’ların sonu ve 1970’lerin başı Türkiyesi’nin üç ana radikal devrimci örgütü ve onları simgeleyen önder kadrolar (THKO/ Deniz Gezmiş, THKP-C/ Mahir Çayan ve TKP (M-L)/ İbrahim Kaypakkaya) arasında kendilerini en uzak hissettikleri isimler TKP (M-L) ve İbrahim Kaypakkaya olmuştur.
Kürt - Ermeni - Türk İlişkileri Bağlamında Özür Dilemenin Erdemleri
Ancak, kendilerinin “ulussuz” olduklarını ya da “ulusal kimlik”lerini reddettiklerini söyleyerek bu kampanyayı sözümona “sol”dan eleştirenler de oldu.
Kadın Sorununda Yanlış Yönelimler
Kadın sorununa ilişkin olarak saflarımızda oportünist yaklaşımlar ve kafa karışıklığı ileri boyutlardadır. Bu konudaki görüşlerimiz; feminist, sosyalist-feminist, demokratik ve Marksist-Leninist görüşlerin bir karışımı görünümdedirler. Bu eklektik çabanın bileşiminde bazan Marksist-Leninist yanın daha ağır basıyor olması ya da daha doğrusu öyle gözükmesi, bazan da bunun tersinin olması, değişik zamanlarda çıkan yazılarda vurgu farklılıklarının gözlemlenmesi vb., kadın sorununda tutarlı Marksist-Leninist bir konumda olmadığımızı, oportünizmden ve feminizmden derinden etkilendiğimizi göstermektedir.
Talât Paşa Harekâtı: Bir Doğu Perinçek Klasiği
“İşçi” Partisi’nin 14 Mart 2006 tarihli ve “Talât Paşa’yı Mezarı Başında Anıyoruz” başlıklı bildirisinde adıgeçen kişi için şöyle deniyordu:
“Paris Ayaklanması” ve Ülkemiz Solundaki Yankıları
Gerek dünyanın başka yerlerindeki ve gerekse Türkiye’deki devrimci grup ve kişilerin ezici çoğunluğu, 27 Ekim’de, yani bundan bir ay önce, polisten kaçan iki Kuzey Afrikalı gencin elektriğe kapılarak ölmelerinin ardından Paris’in banliyölerinde patlak veren ve daha sonra Fransa’nın başka kentlerine de yayılan ve daha çok araba yakma biçimini alan olayları, genel olarak oldukça subjektif bir tarzda değerlendirdiler.