A. Ercüment Özkaya
Miladi 21. yüzyıl Hicri 15. asır
Bir
Sıkışan meydanların ve daralan hayatlarımızın üzerinde
gökte demir eşekarıları dolanıyor
akrepler ve üniformalı tek biçimli solucanlar kıvranıyor
yerde
korkak ve alçak
bu yüzden zalim
sert ve katı
bir karikatür
höykürüp anırmaktadır
nefes alınmaz gazlar içinde
soluyoruz
yer altında ölüyoruz
yer üstünde ölüyoruz
kaydeden
gözler ve kulaklar
kayıt altında
suçlarımız ve günahlarımız
vakti geldiğinde aleyhimize şahitlik etmek üzere bekler
bize ait sandığımız organlarımız
(ve ne ne zaman suç
ne ne zaman günah
itham edilinceye kadar
yüzümüze çalınıncaya kadar
bilmiyoruz)
bir damla su
iki dal yeşil
üç günlük gençlik
hedeftir.
Miladi 21. yüzyıl, Hicri 15. asır
iki
Her şey o kadar hızlı oldu ki
temiz topraklar
çoktan tükendi
geride kalan
üç damla su ve bir avuç yeşil
hedeftedir
yeni ve yadırgı gazlara yer açmak için
gerilere çekiliyor oksijenle azot
ve güneş artık
merhametli bir can verici değil
ya çok uzakta solgun bir penceredir
ya çok yakında kızgın bir azrail
gümrah ormanların ve yeşil çayırların
bakiyesi bir tutam çelimsiz ot
budur ve böyledir
hicri on beşinci asırda türkiye’de hayat
üç
her şey o kadar hızlı oldu ki
düştüğüm yerden
çabucak kalkıncaya kadar
çoktan değişmişti içine doğduğum dünya
o güzel insanlar o güzel atlara
binip gitmiştiler
atlar gitmiştiler
– mahzun bakışlı öküzlerin yerinde
cam gözlü çelik dişli traktörler –
bildiğim ve sevdiğim insanlar
tanıdığım hayat
bitmiştiler
Yerlerine gelenler
Yerlerini alanlar
İşte bu, işte bunlar
Hep zor olmuştu
ve şimdi de zor bu ülkede yaşamak,
hicri on beşinci asır, miladi yirmi birinci yüzyıl.
dört
çelik ve plastik akrepler
sokuluyor derneklerimize
toplantılarımıza
ve sokuyor aramızdan birilerimizi
rast gele
birer birer
ikişer üçer
yüzer biner
akrep iğneleriyle sokulup devriliyoruz
demirden eşekarıları dolaşıyor tepemizde
daralan meydanlarda nefes alınmaz gazlar soluyoruz
yer altında ve yer üstünde
demir boruları dişleyerek ölüyoruz.
Hayat
hedeftir
Miladi yirmi birinci yüzyıl, Hicri on beşinci asır.
Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Mehmet Ayvalıtaş,
Medeni Yıldırım, Ahmet Atakan, Abdullah Cömert,
Hasan Ferit Gedik, Berkin Elvan
Gölgeleriyle arkamızda
Özlemleriyle aramızdadır.
e Denen Ülke
A. Ercüment Özkaya
Miladi 21. yüzyıl Hicri 15. asır
Bir
Sıkışan meydanların ve daralan hayatlarımızın üzerinde
gökte demir eşekarıları dolanıyor
akrepler ve üniformalı tek biçimli solucanlar kıvranıyor
yerde
korkak ve alçak
bu yüzden zalim
sert ve katı
bir karikatür
höykürüp anırmaktadır
nefes alınmaz gazlar içinde
soluyoruz
yer altında ölüyoruz
yer üstünde ölüyoruz
kaydeden
gözler ve kulaklar
kayıt altında
suçlarımız ve günahlarımız
vakti geldiğinde aleyhimize şahitlik etmek üzere bekler
bize ait sandığımız organlarımız
(ve ne ne zaman suç
ne ne zaman günah
itham edilinceye kadar
yüzümüze çalınıncaya kadar
bilmiyoruz)
bir damla su
iki dal yeşil
üç günlük gençlik
hedeftir.
Miladi 21. yüzyıl, Hicri 15. asır
iki
Her şey o kadar hızlı oldu ki
temiz topraklar
çoktan tükendi
geride kalan
üç damla su ve bir avuç yeşil
hedeftedir
yeni ve yadırgı gazlara yer açmak için
gerilere çekiliyor oksijenle azot
ve güneş artık
merhametli bir can verici değil
ya çok uzakta solgun bir penceredir
ya çok yakında kızgın bir azrail
gümrah ormanların ve yeşil çayırların
bakiyesi bir tutam çelimsiz ot
budur ve böyledir
hicri on beşinci asırda türkiye’de hayat
üç
her şey o kadar hızlı oldu ki
düştüğüm yerden
çabucak kalkıncaya kadar
çoktan değişmişti içine doğduğum dünya
o güzel insanlar o güzel atlara
binip gitmiştiler
atlar gitmiştiler
– mahzun bakışlı öküzlerin yerinde
cam gözlü çelik dişli traktörler –
bildiğim ve sevdiğim insanlar
tanıdığım hayat
bitmiştiler
Yerlerine gelenler
Yerlerini alanlar
İşte bu, işte bunlar
Hep zor olmuştu
ve şimdi de zor bu ülkede yaşamak,
hicri on beşinci asır, miladi yirmi birinci yüzyıl.
dört
çelik ve plastik akrepler
sokuluyor derneklerimize
toplantılarımıza
ve sokuyor aramızdan birilerimizi
rast gele
birer birer
ikişer üçer
yüzer biner
akrep iğneleriyle sokulup devriliyoruz
demirden eşekarıları dolaşıyor tepemizde
daralan meydanlarda nefes alınmaz gazlar soluyoruz
yer altında ve yer üstünde
demir boruları dişleyerek ölüyoruz.
Hayat
hedeftir
Miladi yirmi birinci yüzyıl, Hicri on beşinci asır.
Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Mehmet Ayvalıtaş,
Medeni Yıldırım, Ahmet Atakan, Abdullah Cömert,
Hasan Ferit Gedik, Berkin Elvan
Gölgeleriyle arkamızda
Özlemleriyle aramızdadır.