TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, bir kez daha gündemin ön sıralarına yerleşen Kürt sorununun çözümüne dönük Denizli’de konuştu.[1]
Veciz ifadelerle şöyle dedi:
Bahçeli’nin projesi ne? Erdoğan’ın projesi ne? DEM Partinin projesi ne? Anlaşılmıyor. TKP çok basit bir şey söylüyor. 1 – Çözüm Türkiye sınırları içinde olacak 2 – Özerklik, federasyon, demokratik cumhuriyet, yerellik, adem-i merkeziyetçilik değil merkezi planlama ve ekonomik eşitlik ile yapılacak. Yani sosyalizm… Kürt sorununun bir diğer önemli kaynağı aşiret düzeni de ortadan kaldırılacak.
Kemal Okuyan’ın vurgulayarak belirttiği birinci koşul TC’nin mevcut sınırlarının kutsallığı. Neden dokunulmaz oluyormuş bu sınırlar? TKP Genel Sekreterinin hal çaresinde bunun gerekçesini aramak basit kafalı mı olmaktır bulanık kafalı mı?
Aşiret düzenini parça parça edeceğini haykıran bu komünist, Lozan düzenine neden saygı duyuyor acaba?
Kemal Okuyan, parlak aklı ile, diğerlerinin sorun ve çözüm konusunda aklının bulanık olduğunu, TKP’nin ise duru bir zihinle sorunu ve çözümü berrak şekilde gördüğünü iddia ediyor. Sormak gerek; Kürt Hareketinden hapishanelerde yatan binlerce insan, söylediği bir söz yüzünden soruşturmaya uğrayanlar, bombalamak için her gün kalkan uçaklar, belediyelere kaçıncı kezdir kayyım atanarak çökülmesi anlaşılması güç sorunlar mı? Kürt sorununun sosyal, kültürel, ekonomik boyutlarını bir an gözardı etsek bile bu kadar açık bir sorunu görmemek, ifade etmemek için herhalde çok ‘basit’ bir düşünce yapısına sahip olmak gerekir.
*
Bu ülkede, öncesini bir yana bırakalım, tam kesintisiz 40 yıldır Kürtler elleriyle, ayaklarıyla, dilleriyle, namlularıyla, canları kanlarıyla, devrimci politikaları ve demokratik siyasetleriyle konuşmuyor mu ki “Komünist Genel Sekreter” bunları bilmez laflar ediyor.
Gözümüzde canlandıralım. Ortada bir çözüm masası var ve TKP de −her nasıl olmuşsa− davet edilmiş. Bu somut durumlardan hiç bahsetmiyor ve “çözüm, merkezi ekonomik planlamada, bu kadar basit” diyor. Sıradan, ufku o kadar da geniş olmayan bir vatandaşın bile anlayamayacağı bir basitlik olsa gerek bu!
TKP için somut herhangi bir sorunun çözümü hep basit zaten. Sorun politik güç mücadelesi, somut koşullar vesaire değil bu basitliğin anlaşılmamasıdır. Pedagojiktir. TKP’ye kulak verilse içinden çıkılmaz sanılan sorunlar bir çırpıda hal yoluna konur!
TKP’nin politikaya dair temel anlayışı devletin zor gücü, kurumsal gücü ve buna karşı direnmek değil bilinç, eğitim vb. üzerinden bir pedagojiye dayalıdır. Böyle bir bünyenin ürettiği sorun tanımı ve çözümü de elbette bir lise ders kitabında ifade edilen sorun ve çözüm gibi basit, rasyonel, sonucu belli bir hat izler.
Yine sormak gerek; sorun ve çözümler bu kadar basit ise Filistin’de İsrail’in yaptıkları karşısında Hamas’ın dinsel gericiliğini neden dert edinmiyor TKP? Salt İsrail’in emperyalistlerle ilişkilerinden mi? İsrail ABD’nin başını çektiği Batı emperyalistleriyle bu kadar içli dışlı olmasaydı bu Siyonist varlığın yaptıklarına kayıtsız mı kalacaktı TKP? Bu kafaya göre zaten her şey ekonomik önlemler ve ona bağlı eğitsel önlemlerle hallolur. Dolayısıyla tatlı canını dinci gerici Hamas için sıkmasına gerek yok komünist genel sekreterin.
Oysa dünyanın ahval ve şeraiti tarihin hiçbir döneminde böyle olmadı. Ne herhangi bir toplumsal formasyonda ne de sosyalizmde… Ama tarihin her döneminde TKP gibileri olmuştur; her toplumsal formasyonda ve sosyalizmde…
*
TKP’nin politikanın doğasına dönük bu çarpık ya da devletliye göz kırpan akıllı anlayışı meselenin bir yüzünü oluşturuyor. İkinci yüzünde ise başka bir sorun beliriyor. Bu, çözüm diye sunulan sosyalizm anlayışıdır. Yine ilk sorun gibi basitlik sıfatını hak eden bir anlayış… Elbette TKP’nin basitliğe atfettiği olumluluk, gerçek koşullarda naiflik olarak tecelli ediyor.
Sovyet tipi sosyalizmin temel bir meselesi kapitalist büyümeyi nasıl yakalayacağı ve nasıl aşacağıydı. Kemal Okuyan bu meseleyi yine basitçe hallediyor: Düşmanları izin vermedi ki Sovyet merkezi ekonomisi büyüsün serpilsin! Burada yapılan, basit, rasyonel bir hattı izlemek değil onu bile izlememektir. İddiaya göre, merkezi ekonomi bir kez işler hale gelince, bu akıl ile kapitalist ekonominin verimliliğini kolayca yakalayacak ve aşacak idi. Öyle ya, düşünen bir insan ile, ne yaptığını bilmeden salt kâr hırsı ile sağa sola koşturan insan bir olur muydu hiç! Düşmanın buna olan etkisini bertaraf etmek de bu işleme dahil olmalıydı. Akıllı insan buna da bir çözüm bulmalıydı. Ama tarih böyle ilerlemedi. Sovyetler, Batı kapitalizmi ile yarışacak bir ekonomik düzeye tarihinin hiçbir döneminde ulaşamadı. Komünist bir liderlik eğer bunun olamayacağını görüyorsa buna ilişkin her türlü önlemi alma yetkisine sahip olmalıydı. Buna, ilk yıllardaki NEP dönemi dahildir. Buna, sonradan yaşanabilecek benzer dönemler dahildir. Ve buna, Çin’de ne olduğuna dönük bir ilgi de dahildir.
TKP, çok karmaşık geldiğinden olsa gerek, Çin olgusundan ısrarla kaçınıyor. Sosyalizmin basitliğini bulandıran bir örnek Çin. Sosyalizmin Sovyetler’de çöküşünü nesnel nedenlere bağlamama keyfiliği, Çin’i görmeme keyfiliği ile koşut ilerliyor. Çin’in bir yandan bir komünist parti tarafından yönetilmesi ve merkezi planlama uygulaması, diğer yandan bu planlamanın kapitalizmin unsurlarını temel alması bu basit modele hiç uymuyor.
Ama uğraşması gereken bu zor ve zorunlu meseleler yerine Kürt sorununun çözümü merkezi planlamayı doğal olarak içine alan sosyalizmdir demek gayet keyiflidir.
*
Her kör satıcının bir kör alıcısı olurmuş. O kör alıcı yetiyor sosyalist iktidar parodisini sürdürmeye.
[1] https://x.com/SoldanBakiss/status/1856785343107715300?t=F8tvVtOrNiE9eKlu4Mlv3A&s=08